12 Mart 2010

Bozucu heyecanlara çareler

Heyecanları katalizör olarak kullanmak
..... Heyecanlarımızı dikkatle inceleyecek olursak, bunların müzik notaları gibi çok sayıda bileşen ya da harmoni taşıdığını keşfederiz. Öfke bizi eyleme iter ve çoğu kez bir engeli aşmamızı sağlar. Ayrıca, özünde kötülük taşımayan canlılık ve etkililik gibi yönleri de vardır. Arzu, bağlılıktan farklı olarak mutluluk içerir. Gurur, duraksamayla bağlantılı olmaksızın ve büyüklenmeye kapılmaksızın, kendine güveni içerir. Kıskançlık, yol açtığı sağlıksız doyumsuzlukla karıştırılmamak kaydıyla, hareket etme kararlılığı içerir.
Bu farklı yönleri birbirinden ayırmayı bilirsek, genelde olumsuz kabul edilen bir düşünceyi tanımayı ve onun olumlu yönlerini kullanmayı düşünebilir hale geliriz. Gerçekten de bir heyecana zararlı özelliğini veren, o heyecanla özdeşleşip ona kancayı takan sanal ben'dir. ...... bu ben, zincirleme bir tepkime başlatır; zihnin başlangıçtaki açıklık ve canlılık ışıması bu süreç içinde öfkeye ve düşmanlığa dönüşür......
Dolayısıyla, heyecanlar bize meydan okurlar: Özünde bozucu değildirler ama onlarla özdeşleştiğimiz, onlara bağlandığımız anda bozucu hale gelirler. Daha önce sözünü ettiğimiz, tüm zihinsel olayların kaynağı olan "saf bilinç", özünde ne "iyi"dir ne de "kötü"dür; düşünceler, bizim heyecanın nesnesine yüklediğimiz özelliklere ve onu duyumsayan ben'e bağlandığımız "yerleşme" süreci başladığı anda bozucu hale gelir. Bu yerleşmenin gerçekleşmesini önlemeyi başarırsak, bu süreçte bir dış panzehirin müdahelesine gerek kalmaz: heyecanlar kendiliğinden, taşıdığı zararlı etkileri yok etmeyi sağlayan katalizör gibi davranır. Gerçekten de, bu durumda görüş açısı değişir: denize düştüğümüzde, bize destek olan ve karaya doğru yüzmemizi sağlayan, suyun kendisidir. Yeter ki yüzmesini biliyor olalım, yani heyecanları, onların olumsuz yönlerinin içinde boğulmadan, olumlu yönde kullanabilecek kadar becerikli olalım.
..... Bununla birlikte, bu tür bir uygulama, heyecanların diline karşı güçlü bir egemenliği gerektirir ve tehlikeli olmadığı da söylenemez ..... Bunu başarırsak, zihnin doğasını kavrama konusunda o ölçüde ilerleriz, oysa başarısız olursak, kendimiz öfkenin olumsuz özelliklerine gömülmüş buluruz ve taşkınlığımız iki katına çıkar. Her beceriksiz girişim, alevlerin yeniden canlanmasına yol açar. Usta yelkenci, rüzgar sertleştiği zaman, bütün yelkenleri fora edilmiş teknesini kazasız belasız götürebilir, ama acemi bir yelkencinin tekneyi alabora etme tehlikesi çok büyüktür.

Mutluluğa Övgü (Plaidoyer pour le bonheur), Matthieu Ricard, Doğan Kitap
(baskısı tükenmiş, ancak aşağıdaki linkten halen bulunabiliyor)
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=117885&sa=55234430

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder