30 Kasım 2010

Yarın bambaşka bir gün.

Bu sonbaharda pek yazmadım. Hayat gailesi denir ya, bu var başımda. Şimdi de, gidiyorum tekrar. 10 gün yokum… 10 günlük yıllık olağan oturma inzivası. Gaileden sıyrılmak yani.

Vakit gelmiş. Yarın öğlen Şile’ye hareket. Bu sefer çok kalabalıkmış kurs… En son duyduğuma göre 120 kişiymiş. Neden? Bin kere anlatsam her defasında yeni keşifler doğuyor dilime yazarken. Yazarken ben yahut anlatırken ya da ders esnasında, yeni bilgiler hakikaten doğuyor belleğimde. Neler olacak orada? Saydım, her gün 10 saat meditasyon çalışıyoruz, en az. 9,5 gün tamamen böyle. Ayrılma gününden bir evvel biraz azalıyor saatler; ve konuşma serbest artık. Büyü bozuluyor. Yani toplamda 95 – 100 saat meditasyon yapılıyor. Harika!

Bu kursta, dikkatimizi tam kapasiteyle kendimize çevirebilmek için, dışla iletişimimizi yok denecek denli azaltıyoruz. Konuşarak, yazarak, işaretle, bakışlarla ilişki kurmuyoruz. Sessizce kendimizi dinliyoruz. Kendi kendimize kalmışçasına yaşıyoruz bu 10 günü. Algılar açıldıkça açılıyor. Zihnin faaliyetini görmezden gelmeye mahal kalmıyor. Bittiğinde hiçbir şey eskisiyle aynı değil. Dönülen ev, gidilen iş, buluşulan arkadaş, okşanan hayvancık, koklanan çiçek, aynı değil. Aynı, ama değil. O vakit anlamaya başlıyorum, algılamak yeterli değil yaşam mucizesini kavramaya. Kavrayış sonsuz bir süreç hem. O inziva boyunca kendini seyreder oluyorsun. Kendini tanıdıkça, başkasını daha bir tanıyor insan. Kendini buldukça gerçeği bulmak mümkünmüş gibi bir hal geliyor.

Krişnamurti yakamda. Hakikat yolları olmayan ülke! Buracıkta duran hakikati bulabilecek miyim? Bulduğumda bunu anlayacak mıyım? Sonra ne kalır ki geriye? Hakikati bulana bu hayat dar mı gelir? Yoksa, sonsuz bir okyanusta mı duyar insan kendini? Görmek hakikati kendimi gördüğüm aynada… mümkün mü?

Bunların cevabı hiç yokmuş. Olmamış. Olmayacak. Bilebildiğimiz bu yaşam düzleminde henüz kavrayışımız öyle kıt.


böyle bir kursla ilgilenenlere: http://www.tr.dhamma.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder