Beden seviyesinde, iyi sağlığın iyi bir disiplinle korunacağını
göstermek için, ekstra düşünce gücü ya da zihinsel enerji harcamak gerekmez. Bir
yiyeceğin midenize dokunduğunu reddederek, feragat etmiş olmazsınız. Birini
hasta eden o tatlardan vazgeçmek de fedakârlık değildir. Ne de, yoga
pratikleriyle kaslarını esnek, ya da gözlerini parlak veya kan dolaşımını saf
tutmasını birinden istemek, altından kalkılması zor bir dayatmadır. En azından,
kişisel merak körlemesine de olsa, insanı bu bir çeşit kültürfiziğe
yöneltmelidir. Bedenin mucizevî, kendini sürdürebilir sistemine bir kez sahip
olan hepimizin trajedisi, buna aldırmamayı seçmek ve düzgün işlediği müddetçe,
onun mekanizmasını korumayı kendi sorumluluğumuz saymamaktır.
Derin psikoloji göstermiştir ki, bütün düşünce, söz ve aksiyonlarımızı
yöneten bir tür psişik gerekircilik* vardır. Hatta modern psikolojik
düşüncedeki devrim bizi şaşmaz biçimde, "bilinçli kendimiz devasa
bilinçdışımız karşısında yalnızca bir pigmedir", sonucuna götürür. Bu aynı
gerçek, Hintli ermişler ve kâhinler tarafından sezgisel gerçek olarak
açıklanmıştır, -bir bilimsel vecize kadar değilse de. İnsanın şahsiyetindeki hatalar
yaşam sürecinde çoğalmayı sürdürür. Bu hataları düzeltme işi, ancak kişi kendi
zihinsel yapısını anlama görevini üstlendiğinde meydana gelebilir.
İşte tam da burada, -her ne kadar değişik yorumlara konu
olduysa da- Patanjali'nin söylediği gibi yogik sistem yardımcı bir rehber olarak
gelir. Patanjali Sistemi, derin psikolojinin prensipleriyle mutlak bir uyum
içindedir. Freud, "bilinçdışı çamurdur; fakat farkında olunmalıdır ki, bu
çamurdan bir lotus çiçeği yetişir" demiştir. İnsan zihninin özenli yapısı
kesinlikle karmaşıktır, ama kişinin kendine karşı acımasız dürüstlüğüyle, tek bir
pul dahi eklemeden ve çıkartmadan, kişi kendini olabildiğince net görebilir,
dahası, kendini bir aynada görebilir. Zihin için olan yogik disiplinler, insanı
bu tür bir farkındalığa yöneltir. Milton'ın deyişiyle, "zihnin sakinliğinde,
tüm ihtiraslar dindi" halini yaratır. İşte bu vasıtayla, zihin ve
bedenlerle, sonuna kadar, tanrısallığa olan ruhsal yolculuğumuza başlayabiliriz.
*gerekircilik: determinizm.
YOGANIN DİNAMİĞİ, BÖLÜM 1 -AÇIKLANAN YOGA Swami Satyananda Saraswati
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder