31 Mayıs 2013

30 saatin ardından…


Geçtiğimiz hafta sonuydu; yine Umeyoga'dayız… İlk 30 saatin, ikinci yarısını tamamlayacağız. Cumartesi sabahı, fiziksel ve teknik uygulamalar öncesinde, öğretmenimiz Jon, kendisinin yaşadığı 2 gün önceki çarpıcı deneyiminden başlayarak, beklentisizliğin nasıl şart olduğunu anlattı uzun uzun. Sonra, öğretmenlerinden birinin, yıllardır kesintisiz verdiği ders günlerinden birinde, nasıl günün yarısında sırf mantralar söylediğinden, sonra nasıl da gidip hamağa uzanıp uyukladığından dem vurdu. Öğretmenin, öğrenciye ayna tuttuğundan bahsetti. Öğrenmenin yolunun, bir patikadan ziyade, sonsuz açıklıkta bir alan olduğunu anladım, bu kez biraz farklı bir taraftan.


Yoganın okyanusundan oluşup duran bir deniz gibi bu öğreti de. Hem bir, hem ayrı. İklimi bazen farklı, kimi zaman sular nasıl da karışıp kaynaşıyor, gel-gitlerde ve ay dönümlerinde çok hazin yahut cıvıl cıvıl halleriyle, değişken "su"yun tabiatı tam da dharma'yı* çağrıştırıyor. Bu "değişim"den oluşan temel prensiple rahat akabilmek, mutlu olmak ve mutlu etmek için de beklentisiz olmak o denli önemli.
Her kurs gününün başlangıcında, meditasyon, Thai Yoga Masajı bize hediye eden Dr. Şivako'ya sunulan teşekkür mantrası ve ardından Jon Mandeville'in yaptığı dharma konuşmaları yer alıyor. Sonrasında çoğunlukla Jon bir öğrenci üzerinde yeni uygulamaları gösteriyor, ardından bizler de birbirimize bunları uyguluyoruz. Öyle motamot değil çalıştıklarımız. Kendi duruşumuzun ve uygulamayı alanın bedeniyle doğru orantılı olarak değişken… Yaşamın kendisi gibi, sular gibi. Rüzgâr gibi.


Pazar sabahı Jon yine şaşırtarak, benden tonglen** meditasyonunu yönlendirmemi rica etti. Utandım ama boynum kıldan ince. Sonra Jon pazar gününün hayli uzun bir kısmında konuşmayarak, sessizliğinden bize kol kanat gerdi, gereken her noktada yardım ederek ilgisini yoğunlaştırdı. Böyle farklı yaklaşımlarla öğrenmek muhteşem bir deneyim ve değerli bir şans.
Gün boyunca, o güne değin tüm öğrendiklerimizi partnerimizle değiş tokuş yaparak birbirimize uyguladık. Esasında buna bir sınav da denebilirdi elbette. Bir baktık günün sonu gelmiş bile. Yani geleneksel olarak 2 saat süren Thai masajında uygulanacak çok şeyler öğrenivermişiz. Hatta bazı uygulamalara vakit bile ayıramadan.


30 saatlik "bebek" sertifikaları, öğretmenimiz hepimizi ayrı çağırarak, ismimizi o anda kendimize yazdırarak, kendisi de o anda yanımızda imzalayarak ve öğrencisine yönelik bir konuşma yaparak sundu. Ve gelenekselleşen öğlen pikniğinin yerini, akşam partimiz aldı. Hava kararana dek keyiflendik.
Geri kalan 30 saatte, bu cumartesi yine buluşmak üzere ayrıldık.


*dharma: yaşamın temel kanunları, doğruluk… Dünya yüzünde var olan bütün öğretilerin özü.
**tonglen: (Tibetçe) verme-alma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder