14 Ocak 2022

Çareden Öte Meditasyon

Tibet’in önemli gurularından Dilgo Khyentse Rinpoche’nin bir metaforuyla başlamak iyi gelecek; Düşüncelerinizi doğdukları gibi kendiliklerinden çözülmeleri için nasıl serbest bırakacağınızı biliyorsanız, onlar da kuşların gökyüzünde tek bir iz bırakmadan uçuşu gibi, zihninizden geçip gideceklerdir. 

ૐ 

Üstadın sözlerinin barındırdığı ferahlama, meditasyona dair çok şey anlatıyor. Ve meditasyona dair ne çok şey söylendi, söylenmekte ve söylenecek de. 





Bu defa ferahlıktan yola çıktım, oradan sürdüreceğim. Meditasyonun en basit ve en gerekli tarafıdır ferahlık. Bir evi havalandırır gibi zihni havalandırır, tazeleriz. 

Bunun çeşitli yolları vardır. Öyle ki, her coğrafyada başkadır, kiminde bir patikayken, dolambaçlı olabilir, tırmanılacak yokuşları vardır, bakımlı ya da bakımsızdır. Bazılarında tali yolken, bazısında anayoldur. Böylesi çeşitlilikte bir uygulamalar silsilesinden söz ediyorum. Bu çeşitliliğin belki tek ortak yönü de yollarınkiyle benzeşir; bir yerden bir yere gitmeye yarar. Sürücü ya da yaya olansa zihnimizdir. 

ૐ 

Bu yollar bize konsantrasyon tekniklerini anlatmaktadır. Meditasyon teknikleri diye yerleşmiş olan betimleme, esasında zihni odaklama, belli bir şeye yoğunlaşma, yani konsantrasyon teknikleridir. Meditasyon haline geçmek için kullanılan yöntemlerdir. 



Peki meditasyonda ne olur. Uykuyu tarif etmek kadar zor da olsa, zihin belli bir frekansa geçerek dinlenir, gemi azıya almış atlar gibi coşan, karışan düşünceler sakinleşmeye başlar. Başlar diyorum, çünkü zihin her an yeniden kabarmaya hazırdır, pusudadır. Dizginlenmekten hoşlanmayan zihnimiz uykudayken bile çalışmaktadır. Ömrümüz boyunca bu böyle sürer ve dinlendirmedikçe de pek çok rahatsızlığa yol açar. Günümüzde biliyoruz ki çoğu sıkıntının, hastalığın, acının nedeni zihinsel. 

ૐ 

Meditasyon, diş fırçalamak kadar doğallıkla bir rutininiz haline gelmişse, şartlar ne olursa olsun merkezinizde kalabilme şansınız vardır. Bu bir şanstır, ve kendi saf niyetinizle ve gayretinizle yarattığınız bir şans. Tüm karmaşanın ortasında sakin ve özgür kalmayı deneyimlersiniz. 


Fotograflar: Shahab Mahoozi 

Arkadaşlık.

Diğer kişinin yararına onunla arkadaşlık etme arzusu çok ender görülür; fakat, buna değer. 
Buddha'nın açıklamasına göre; başkalarının yararına aydınlanmaya adanmış bir zihnin, bir anlık böyle bir düşüncesi bile, yüzbinlerce yaşamın negatif karmasını yok edebilir. 
- Lama Thubten Yeshe




22 Temmuz 2019

Yogasanalar: Yogik Duruşlar -2

   Asanalar yalnızca fiziksel sistemi sağlıklı ve güçlü tutmaya yardımcı değil, aynı zamanda, kolayca fark edilmeyen bir yoldan yardımcı olarak, asanaların tamamlayıcısı pranayamanın desteğiyle, hastalığa karşı zihinsel direnç de geliştirir. Bedenin farklı pek çok bölümünü ve eklemlerini hesaba katar, ve kendi içlerinde tam bir sinirleri güçlendirme sistemi kurar. Fiziksel organizma olduğu gibi sinir sistemine bağlıdır, ve sinirler zinde tutulmadıkça, beslenmedikçe, yalnız kasların geliştirilmesi bir işe yaramayacaktır. Daha da ötesi, asanaların günlük yaşamda düzenli pratiği kişinin fiziksel enerjisi ve zamanı üzerinde öyle büyük bir zorlama gerektirmez.  Zayıf yapıda bir insan da, düzgün bir gözetimle asana kursuna kabul edilebilir.




   Pek çok asananın kuş ya da hayvan adlarıyla anıldığını belirtmek ilginç olabilir; örneğin, mayurasana (tavus kuşu duruşu), şaşankasana (tavşan duruşu), bhucangasana (kobra duruşu) gibi. Eğer asanaların örtülü anlamlarını görmeye çalışırsak, bunlar bize ilginç ipuçları verebilir. Günlük koşturmacanın ardından beden yorgun düşer, ve yaygın inancımız, onun uyumak için aldığımız yatay pozisyonda dinleneceğidir. Kuşlar ve hayvanlar nasıl dinlenir? Doğa onları yatay pozisyonun rahatlığından mahrum bırakmıştır ve gene de onlar dinlenir. Buna bağlı olarak, onların ayakta durduğu ya da dinlendiği pozlar asanalara dair ipucu verir. Daha önce söz edildiği gibi, asanalar yorucu egzersizler değil, aksine yorgun bir bedeni canlandıran ve ona bir günü rahatça ve kolaylıkla çıkartmak için gereken enerjiyi veren dinlendirici duruşlardır.



   Belki burada açıklamak gerekir ki, asanalar başka egzersizlerin yaptığı gibi ne zorlama ister, ne de bedeni sağlıklı yapmak için zengin yiyecek gerektirir. Sonuçta, asanaların ardında yatan bütün fikir, insan bedenini yaşadığı sürece olabildiğince fit ve aktif tutmaktır.
YOGANIN DİNAMİKLERİ, BÖLÜM 2 -GÜNLÜK HAYATTA YOGA Swami Satyananda Saraswati

*Fotograflar: Uma F. Unat 
**İlk resimdeki Seramik Rölyef: Uma F. Unat (Potala Palace/Lhasa Duvar Resimlerinden Uyarlama)



26 Nisan 2019

Şenpa Sendromu "Kalmayı Öğrenmek" -6-

Pema Chödrön’ün “şenpa” kavramı üzerine. –devam-

Bir an evvel kısa vadeli semptom gidericiyi almayı sürdürmeye razıyızdır bazen. Gelinimin başına gelen de buydu; kısa vadeli semptom giderici, o yudumları aldığında, hayatı gün be gün daha çok kontrolden çıksa da ve ölüyor olsa da. Ama felç olup artık hareket edemediğinde ve çocuğu ondan alındığında, işte o zaman değişti. Tüm bu süreçte onunla olan bazı dostları vardı ve bu da yardımcı oldu. Adsız Alkolikler Derneği kurtarıcı oldu. Herkeste işe yaramasa da, onun için bu kurtarıcı oldu.


Bu nasıl da bu kadarına alıştığınızın ve zehri rahatça aşılamanın alışkanlık kalıbı oluşunun hikayesidir.  Bunlar hep aynı şey. Bu illaki madde istismarı/bağımlılığı olmayabilir. Bu, mesela fena konuşmak olabilir. Belki siz asla fena sözler sarf etmezsiniz, ama aklınızdan hiç çıkmaz onlar.

28 Ocak 2019

Mantraların Gizemi - Atölye

Günümüz toplumlarında çoktandır ve hızla yayılan yoga öğretisinde, mantralar hayli saklı ve sınırlı kalan, niş bir uygulamadır.
Mantra konusunu biraz daha açmak ve tanıtmak amacıyla, hem teorik hem uygulamalı gerçekleşecek olan bu atölyede, Uma kendi deneyim ve bilgileri doğrultusunda, derinlemesine ve geniş bir pencereden konuyu işlerken, katılımcının dilerse kendi yoga çalışmalarına eklemesi için mantra kullanımını pratik yönleriyle de ele alacak.


MANTRA
Sihirli sözcükler olarak anılır. Temelde Sanskritçe kökenlidir, sıklıkla basit melodiler ve ritimlerle kullanılır. Yogada, zihni daha derinlere ve bilinci üst seviyeye taşımakta başvurulan temel uygulamalardan biri olan mantralar, şifa için ya da asanalarla kullanılageldiği gibi, meditasyondan ayrı ele alınamayacak temel ve önemli bir konsantrasyon tekniği olarak düşünce dalgalarını durdurma yöntemleri arasında çok tercih edilir.  Pek çok farklı alanda yararlanılan mantraların bir özelliği de, zihni korumak ve bedenimiz gibi zinde tutmaktır.


Mantra, her zihnin kendi özgürleşme yolunda özel bir anahtardır.

---

YER : YogaŞala - Nişantaşı Başvuru için tıkla.

TARİH : 24 Şubat, 2019

SAAT : 15.30-18.30

ÜCRET : 250 TL   (20 TL erken ödeme indirimi için son gün 28 Ocak 2019’dur.)

  • Her seviyeye açıktır.

  • Etkinliğin 2 saat öncesinden itibaren yemek kesilmelidir.

  • Aktivite lisanı Türkçe’dir.

  • Atölyenin yapılabilmesi için 10 Şubat 2019 tarihine kadar minimum 10 kayıt gerekmektedir. Yeterli kayıt olmaması durumunda atölye iptal edilerek ücret iadesi yapılacaktır.

  • Atölye için sadece nakit ödeme alınabilmektedir. İptallerde ücret iadesi mümkün değildir.

23 Kasım 2017

Esaslı bir yolculuk bizi bekler.

Epeydir kafamı kurcalıyordu; pes ediyordum. Neden, niçin, demeden devam et derim kendime çoğu kereler. Gerekeni yap. Ancak yaşamana engel teşkil eden neler var onu da etraflıca düşün. Kendime soruyordum, bu öğlen seansları bana ne öğretiyor. Bu her seviyeye açık, bu hep aynı gün ve saatlerde... yeni başlayanlara uygun ibaresi doğrultusunda kimisi deneyimsiz katılımcılar; ya da, seansların lokomotifi ve belkemiği niteliğinde, salona ya sığmazsa denebilecek sayıda yıllanmış yoga tutkunları.

Öğleyin bina kapısından itibaren nabızlarını yoklamaya başladığım yogacıların hiçbiri henüz bana ne denli heyecan verdiğinin farkında değil. Evde başlayan tatlı hazırlığımın bilinçaltı yolculuğu, asansörle birlikte en yukarıya tırmanır. Girişte ayakkabılarımızı çıkartırken, bir yandan çantamı kapı aralığından içeri yollarım. İşte büyülü yoga atmosferine hepimiz hoş geldik. Böyle cereyan ediyor içimde. Çünkü birazdan hep birlikte maceraya atılacağız. O cesur ve meraklı yürekleri görürüm, bekleme salonunda bana dönüp adeta muzipçe parlayan gözlerde. Bilen bilir, önceden kestirilemez bir akışta işler yoga seanslarım. Çoğu mentorship öğrencim, samimiyetle yoga seanslarımın yapısını anlamaya çalışırlar. Onlara bu konuda tek verebileceğim, kendi rotalarını çizmek için dikkat edilecek, ufak görünen oysa önem taşıyan prensiplerimdir.
Türkçedeki bu terimin nefasetine burada tekrar hayran oluyorum: nabız yoklamak. Galiba tek sırrım bu. Asansörde başlayan bu işlem artan yoğunluğuyla çay ve su alınabilen bekleme salonunda sürer. Stüdyoya geçtiğimde mumları yakarken, onları -bence- gerekli noktalara taşırken; battaniye bölümünden yerime gider gelirken, en sonunda kapıyı örterken, tüm titreşimleriyle oradaki varlıkları duyumsarım. Sonra, klişe bir iki soruyla devam ederim. Giderek seans akışının sırrı zihnimde goncalanır. Yaygım da serilmiş, saat ve bardak yanı başımdaysa, yerim hazırdır. O zaman önüme geldiği gibi serbestçe dolaşırım aralarında, hemen hemen herkes artık matlarındadır.
İçerisi, kimi müzmin, kimi akut farklı sağlık konuları taşıyan, her yaştan ve cinsiyetten, her sınıftan, her dinden, her ırktan ve milliyetten; yenisiyle eskisiyle çok çeşitli bir grupla dolmuştur. Bu zenginliktir beni aşık eden. Beklenmedik her şeye hazır olmak bambaşka bir dinamik katar bana.

Bazen yoga alanımıza henüz tam bırakılamamış dış dünyadan bir konu çağırdığım olur. Yahut da her şey olup bitmektedir ve biz yoga çalışırken de dünya pekala dönmesine devam etmektedir.
*Fotograflar: Uma

01 Mayıs 2016

Şenpa Sendromu "Kalmayı Öğrenmek" -5-

Pema Chödrön’den “şenpa” kavramı üzerine...

Biliyorsunuz, eğer alkolikseniz, ya da alkoliktiyseniz, yahut kurtulmaya çalışan bir alkolikseniz, bilirsiniz ki, içmeyi bırakmanız gerekir. Sizin durumunuzda, döngüyü kırmak bakımından, ufak bir yudum almakla o iş hallolmaz. Ne kadar kaçınmanız gerektiğine dair farklı dereceler vardır. 
Şenpa hakkında, cehaleti kuvvetlendiren bir şey olmalı, bir alışkanlık kalıbı, tam zincirleme reaksiyon esnasında bile onu görmezden gelmek, hatta kaşıdığını bile bilmezlikten gelmek, bütün bedenine yayıldığını bilmemek, ölümüne kanadığını bilmemek.


Bağımlılık hakikaten kuvvetlendiğinde bilirsiniz. Gelinime otuz beş yaşındayken, alkol zehirlenmesinden en fazla iki ay ömür biçtiler, karaciğerinde siroz vardı. Dün gece kendisi buradaydı. Yaşadı. Ayık. Üzerinden beş yıl geçti. Ama, sahiden dibe vurması gerekti. Ve, size söylüyorum, bir balon gibi uçmuştu. Sarımsı yeşil renk almıştı, ve gözleri açık turuncuydu, ve içmeyi bırakmayacaktı. Onu hastaneye götürmem gerekecekti, ve ona şişelerce sıvı zerk edecekler, onu gitmesi için salıverdiklerindeyse, eve dönüp tekrar içecekti.


Bazen insanlar bunu hiç bırakamazlar. Neden öyle şeyler yapıyoruz? Hepimiz öyle şeyler yapıyoruz; ama o dereceye kadar, ama daha azı. Neden? Aptalca. Ama onu yapmamızın sebebi çünkü o içkiyi ya da kaşıntıyı -her ne şekilde olursa- konfor fikriyle özdeşleştiriyoruz. Temel rahatsızlıktan uzaklaşmak için, belli şeylerde rahatı buluyoruz, makul ölçülerde hayatımızı güzelleştirebilecek yerde onlar bağımlılık özelliğiyle dolmaya başlıyor. O zaman da, hayatımızı renklendirebilecek şey, ya da hayatımıza keyif katabilecek –bir tat, bir koku, ya da bir aktivite gibi, ya da herhangi bir şey- hayatımızı kabusa çevirmeye başlar. Bütün kazancımız, bu kısa vadeli semptom giderici olur.